28 Ekim 2015 Çarşamba

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN TÜRKİYEM


26 Ekim 2015 Pazartesi

Gelecek Turizmde ile sürdürülebilir turizmin geleceğini yazacak üç yeni proje belli oldu!

Seyahat ederken hepimiz gittiğimiz yörenin doğasını, kültürünü hissetmek, el emeklerinden satın almak, yerel lezzetlerini tatmak isteriz.
Eko turizm, kırsal turizm, kültür turizmi, gastronomi turizmi gibi farklı sürdürülebilir turizm çeşitleri ile hem biz farklı deneyimler yaşarız hem de yerel halkın ekonomisine katkıda bulunmuş oluruz.
İşte bu sebeple Anadolu Efes, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 8 sene önce bir araya gelerek "Gelecek Turizmde" dedi ve sürdürülebilir turizm için çalışmaya başladı.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde 5 yıl boyunca başarılı modeller yaratan Gelecek Turizmde projesi kapsamında 2013 yılından bu yana 6 farklı sürdürülebilir turizm fikri desteklendi. Bursa'nın Misi Köyü'nde Misili kadınlar yerel lezzetleri ve geleneksel el sanatlarını turistlere sunmaya başladı. Safranbolu esnafıyla Karabük Üniversitesi el ele verdi, Safranbolu’ya özgü hediyelik eşyalar yaratmak için kolları sıvadı. Mardinli kadınlar tamamen kendi emekleriyle eski bir Mardin evini misafirperverliğin kitabını yazan bir pansiyona çevirdi. Şanlıurfa’da Göbeklitepe halkı, yok olmaya yüz tutmuş taş işçiliği sanatını yeniden canlandırmak için harekete geçti. Seferihisarlı kadınlar yerel lezzetlerini turistik bir deneyime çevirdi. Malatya Battalgazililer ise Arslantepe Höyüğü’nü tanıtmak için çalışmalarını hızlandırdı.
%100 Misia Projesi – İpekevi dokuma atölyesi – Misi Köyü / Bursa
Safranbolu Hatırası Projesi – Hediyelik eşyalar
Seferihisar’ın Geleneksel Mutfağı Projesi – Yöresel ürünler - Seferhisar/İzmir
Mardin’de Kadın Liderliğinde Sürdürülebilir Turizm Girişimlerinin Yaratılması Projesi – İpekyolu Misafir Evi 
Yeni dönemde ise bu altı projeye üç yeni proje daha katıldı. Adana Saimbeyli’de kelebek gözlemi projesiyle, Isparta Keçiborlu’da lavanta ile kırsal turizme sağlanan katkıyla, Balıkesir Edremit’te ise yöreye özgü yemekler ile gelişen gastronomi turizmiyle Gelecek Turizmde yolculuğu devam ediyor.


Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Ekim 2015 Pazar

EVLİLİK ASKİ ÖLDÜRÜYOR MU



Bizde çiçekler bazen doğum günümde bazen de evlilik yıldönümünde alınır ama o da bazen...Neden mi çiçek gereksiz bir hediye imiş bir kaç gün sonra çöpe atılıyormuş...Bilmezler ki bayanlar kendilerine gelen tek bir papatya bile olsa onlar için değerlidir önemlidir...Romantizm bizimkine göre çiçek değildir...Bende her fırsatta bunun sitemini yaparım. Haftasonu fırından ekmek almak için arabayla durduk bir büyük bir küçük olmak üzere iki tane çiçek ekmek almış arabaya binince ekmekleri elime tutuşturup al canım sana çiçek aldım hiç  almiyorsun sonra deme  gücenirim dedi..:)
Evlilik Aşkı Öldürür  mü acep sorular ve espriler. ..

20 Ekim 2015 Salı

PUZZLE AŞKI


Ramazanda başladık puzzle yapmaya ama nasıl  bir oyaliyor anlatamam... Güya stres atmaya neden oluyor ama ben daha çok stres oldum bulamayınca...









Yaz tatiline çıkana kadar bu aşk devam etti  offf bir çok tablo yapılmaya hazır puzzle larimiz oldu...


Hepsi birbirinden keyifli çabalar sergilenerek yapıldı çok emek verildi.şimdi çerçevelenme ve hediye edilme zamanı...Hala yapılmak üzere bekleyen 5 paket var ve yemek masasında tamamlanmayi bekleyenle birlikte toplam 6 tane... Masada puzzle lari yaparken ayakta olmam gerekiyor oturunca resmin tamamına bakmakta sanki birseyler eksik kalıyor. .. Hal böyle olunca ayaklarım ağrimaya başladı. .. Bende küçük bir mola verdim...iddia ediyorum puzzle sizin sabrinizi deniyor...meslek icabı zatensi sinirleri alinmis birisi olarak beni olumsuz yönde pek etkilemedi ayak agrilarim dışında. ...

7 Ekim 2015 Çarşamba

TATİLDEN KESİTLER VOLUME 4 ALAÇATI ÇEŞME KUŞADASI METROPOLİS NİOBE


Durmak yok yola devam dedik ve Urla istikametten Alaçatı nın sokaklarına attık kendimizi.... Renkli pencereler kapılar var dediler bu kasabada hakikatten öyleymiş... Biraz entel  dantel sanat kokuyor aslında... 












Bulduğum her renkli kapıda resim çektireceğim diye helak oldum vallahi billahi... tatilde yapılması gereken 10 şeyden birisi bu  renkli kapılar önünde fotoğraf çektirmek :) Bu pembe kapıda poz verirken kapının koluna iliştirilmiş elektrik faturasıyla gözgöze geldim neyse ki pozu fazla bozmuyor hatta ben söylemesem farketmeyeceksiniz bile... Faturayı biraz  sıkıştırayım küçülteyim dedim eşim de hayrına öde  bari dedi :) 

Bir an bu kediciklere özendim yumuşak yumuşak yatıyorlardı miskinlikte aynı kesi gibiyim buldum mu hiç kaçırmam hemen yatarım uyumasamda  seviyorum miskinliği :)
Hakiki Alaçatı muhallebicisinin önündeyken Yaradan ne güzel yaratmış dedim gökyüzünü bulutları güneşi...
Alaçatı sörf yapanlar için evet  gerçekten önemli kasaba olabilir ama  yok bana  göre  değil anlık hava değişimleri deli gibi esen rüzgar yok  ben almayayım... Kaç defa  üstüme hırka  giydim  çıkarttım ben bile sayamadım... İşte en sevdiğim renk  lila mor eflatun ne derseniz işte  tüm bu tonlar...
Alaçatıdan sonra istikamet tabiki Çeşme gün batımını bu  defada  Çeşme de  yaptık... Anne oğul doyamadık biz tatilde birbirimize... Bir ara anne  bu tatil hiç bitmesin sen işe gitme bende okula gitmesem olur mu dedi... 



Özgür ana oğul zıplaya zıplaya helak olduk babamızda bizi havadaki pozumuzu yakalayacak diye :) Ama biz  Atahan la gülmekten zıplayamıyorduk o da  ayrı bir mevzu tabi...



Bayramımızı da  burada  teyzeler kuzenler gelinler damatlar çocuklar hep birlikte kutladık... Kuzenlerle kahvaltı keyiflerimiz hiç bitmedi tabi ki hele  Gül ile benim kahve keyiflerimiz tam gaz  devam:)



Özçekim çubuğu ile Atahan ın imtihanı kolay olmadı tabikii:) Bir sonraki gün de Kuşadası na attık kendimizi... 



Yıllar geçse de bitmeyen dostluklar arkadaşlıklar öylesine özel öylesine güzel ki tıpkı burada olduğu gibi... Yine aynı şeylere gülüp aynı şeylere hüzünlenip  zamanı yakalamak doyasıya...




Kuşadası Değirmen de Atahan bu asma  köprüyü çok sevdi birde az sallansa iyiymiş tabi:) Gerçi bir Karadenizli olarak asma köprüler bizi pek korkutmasa da  yaşlanınca denge meselesi zayıflıyor haliyle :)

Eve dönmeden bir gün önce dinlenelim diye yakın çevrede bir yerlere   gidelim dedik ve dibimizdeki Metropolis e gittik...Girişte bizi bu sevimli kaplumbağa karşıladı . 






Metropolis Antik Kenti, İzmir ili, Torbalı ilçesi sınırlarında Yeniköy ve Özbey köyleri arasında bir tepenin üzerinde yer almaktadır. AntikIonia Bölgesi'ne dahil kent, Efes’e 30 km, İzmir'e ise 40 km uzaklıkta olup, Küçük Menderes (Kaystros) havzasına hakim konumdadır.Metropolis, “ana tanrıça kenti” anlamına gelmektedir. Μετηρ Δαλλησια (Meter Gallesia) isimli Ana Tanrıça’ya (daha bilinen adıyla Kybele) ait bir kült yeri işlevi gören kutsal mağara, kentin 5 km. kadar kuzeyindeki Uyuzdere Mevkii’nde bulunmaktadır. Mağarada yapılanarkeolojik kazılarda çok sayıda pişmiş toprak Ana Tanrıça heykelciği bulunmuştur. Bunun yanı sıra kent sikkeleri üzerinde rastlanılan Ana Tanrıça betimleri de bu görüşü doğrulamaktadır.Kentin akropolisinde yürütülen arkeolojik kazı çalışmaları sırasında burada Erken Tunç Çağı ve Orta Tunç Çağı’na ait bazı seramik parçaları ile taş baltalar ve Hitit Dönemi ile çağdaş bir mühür ele geçmiştir. ( kaynak vikipedi)

Her ne kadar eşim ve  kuzeni Metropolisin yolları taşlı türküsünü söyleyerek isyan etseler de biz bayanlar ve çocuklar halimizden memnunduk:) 


Bu da Kral 1. Burak Kraliçe Demet ve Prens Atahan :)




Zeytin ağaçları arasında tarihi eserlerimizi geride bırakırken umarım buradaki eserlere de  restorasyon çalışması yapacağız diye Şilede ki kale  gibi sünger boba benzetilmez  yada Aspendos da ki olmayan parçaların yerine mutfak mermeri konulmaz...Tarihimizden  ders almak yerine  tarihimize eserlerine  sahip çıksak bence  daha iyi olacak....

Eve dönüş zamanı gelip  çattı aslında erken çıkıp biraz  daha  gezecektik ama  olmadı  geç çıkıncada Manisa da fazla gezemedik Balıkesir de hiç gezemedik... Ama meşhur Manisa da AĞLAYAN KAYA  NİOBEyı ziyaret ettik.



Anadolulu Niobe, Thebes kralı Amphion ile evlendi ve trajik yazgısı hakkında günümüze ulaşan bilgiler eski Yunan mitolojisi yolu ile oldu. Niobe aynı zamanda, hakkındaki bilgiler yine efsanelerle karışık olan Pelops'un kızkardeşidir.
Yurdu Lidya uygarlığının doğduğu bölge olduğundan, bazı kaynaklar Tantalus, Pelops ve Niobe'yi Lidyalı kabul etmek için sağlam bir zemin bulunduğu sonucuna varmışlardır.[2]
Yunan mitolojisine göre Niobe'nin yedi kızı ve yedi oğlu oldu, çocuklarının sayısından dolayı sadece iki çocuk doğurmuş olan Leto'ya karşı böbürlendiği için, oğulları Apollo, kızlarıArtemis tarafından öldürüldü. Evlat acısı ile yurduna dönen Niobe'nin, Spil Dağı'nda taş kesildiği ve günümüzde "Ağlayan Kaya" olarak bilinen taş oluşumuna dönüştüğü rivayet edilir. Ağlayan Kaya, uluslararası kaynaklar da dahil olmak üzere literatürde bazen "Taş Suret" olarak da anılır. Bazı kaynaklarda ise, aynı dağdaki Hitit Kybele heykeli ile karıştırılmiştır. Niobe'nin kayası Manisa'nın önemli ziyaret yerlerinden biridir.( KAYNAK VİKİPEDİ)


Manisa dan sonra tam gaz  yola  devam Yalova ya  yaklaştıkça hava soğudu... Yalova dan ayrılırken arkamızda bıraktığımız yağmur bizi karşıladı...Hava değişimi çok kötü oldu parmak arası terliklerle  dolaşırken direkt bota  geçtim  en son İzmir de pike kullanırken Yalova ya gelince yorgana geçtik yaz dan kışa geçmek böyle olsa  gerek :)... 15 yıllık  çalışma hayatım boyunca ilk defa  bir bayram tatilini yıllık  iznimle birleştirmenin dayanılmaz mutluluğunu yaşadım uzunca  bir  tatil oldu  benim için bir o kadar  da  keyifliydi... Her şey çok ama  çok güzeldi en güzeli de tam üst üste üç pazartesi sendrom suz uyanmak...:)





6 Ekim 2015 Salı

TATİLDEN KESİTLER VOLUME 3 PAMUKKALE ŞİRİNCE


Antalya dan ayrıldıktan sonra rotamızı İzmir e çevirdik ve Antalya Denizli arasında gezilecek yerlerinde tabiki Pamukkale vardı buraya  hiç gitmemiştim gerçekten benim vatanım bir cennet geçekten...

Eski Hierapolis kenti, toplam 2700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre yüksekliğindeki beyaz "kalenin" üzerine inşa edilmişti. Pamukkale, Denizli'nin 20 km uzaktaki merkezindeki vadinin karşı tarafındaki tepelerden görülebilir. 5-10 km yakınındaLaodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt köyü vardır. Pamukkale UNESCOtarafından belirlenen Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır. Travertenler görsel zenginliğin yanı sıra kalp rahatsızlıkları romatizma göz ve deri rahatsızlıklarına iyi gelmektedirPamukkale terasları, kaplıca suyu tarafından çökeltilmiş bir tortullu kayaç olan travertenden oluşur.
Bu bölgede, 35 °C den 100 °C ye kadar olan sıcaklık aralıklarında 17 adet sıcak su kaynakları vardır (kaynak vikiped)
Bu na pek inanmam da hani varsa bundan önceki hayatımda ben kesin Japon dum...Boy post desen onlar kadarım zaten....Acayip bir sempatim var Japonlara onlarda beni çeken ne var bilmem:) Baksanıza ne tatlı şeyler dimi yoksa bana mı öyle geliyor bilmiyorum... Kıyafetleri gibi çok renkli bir millet ve çok da sıcak kanlılar hele baştaki şapkalı ablam ilerden koşarak geldi beni de çekin beni de çekin diye :))




Atahan uzaktan Pamukkale yi görünce önce anne buz lar çok güzelmiş dedi yaklaştıkça buz olmadığını anladı ama ne zaman Pamukkale desem buzlar mı anne diyor... Yalın ayak dolaşmayı sevmeyen Atahan için burada dolaşmak biraz zor olsa da  en keyif aldığı yerlerden birisi Pamukkale  oldu...Bazı travertenler de  su kalmadığını görünce nedenini sordu bende suları boşa harcadığımız için  dedim nasıl hafızaya işlemişse artık evde diş fırçalarken anne suyu boşa akıtmayalım buzlarda su kalmıyor yoksa diyor... Kesin ağaç yaşken eğilir nokta.


Tepeye tırmandığımız da bir tur rehberinin elinde bayrağımız vardı Atahan koştu rehber abisinin yanına bayrak bayrak diye  abisi de döndü bize "işte ülkemde bayrak taşıyacak nesiller gelmeye devam edecek " dedi nasıl duygulandım anlatamam...Hierapolis  kalıntılarında oluşan doğal kaplıca insanlar burada  yüzüyor su  çok ama  çok temiz...








Günü Pamukkale de bitirmek çok güzeldi çünkü güneşin en güzel battığı yerlerden birisiydi Pamukkale...


Tatilin bundan sonra ki aşamasında İzmir de konaklayarak devam ettik... Eşimin teyzesi, kuzenlerle harika bir  sabah kahvaltısıyla kalan tatile  devam ettik...

Efes e eşimde bende çok gitmiştik bu nedenle Efes i es geçip Şirince ye  attık kendimizi...Kıyamet kopacak dediler  gittik gördük kopmamış...tövbe tövbe ...



Doğal dut üzüm suları vs tadına bakacağız diye birden Atahan bar sandalyesine atlayıverdi birden şaraplarında mı tadına bakacak acaba dedim:)




Şirince de Atahan yaramazlık konusunda tavan yapmıştı diğer günlerimiz sakindi ama Şirince nin  havasından mıdır nedir bilemem ama Atahan coşmuştu :) Tutabilene aşkolsun...



Şirince de ne mi meşhur şarapları üzüm dut ve birçok meyve özü suları gözlemesi mahsenleri...Bu şarap mahsenindeki   olay süper  bayıldım... :)
cam bir fanus içerisinde şişe şişe şaaplar var camın üzerinde bir uyarı yazısı var " acil bir durumda camı kırın ama b..kunu çıkartmayın " :) yurdum insan ne kadar yaratıcı  yahu...



Çekemeyenlere inat bayrağımızı da asarız  Andımızı da koyarız haykıra haykıra NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE  de deriz...Teşekkürler Şirince esnafı...




İnstegramda  Şirince ile bir paylaşım yapmıştım  ki arkadaşım sağolsun hemen yakınında Nesin matematik köyü var mutlaka gitmelisin dedi...Gitmezmiyiz ne kadar değişik bir  yer faklı bir kalabalık ama bir o kadar sessiz...Her taraf öğrenci doluydu ama çok sessizlerdi Sessizliği bozan şeyler kuş sesleri birde Atahan ın annnneeee nidaları :)



Nesin Matematik Köyü, matematik alanında faaliyet gösteren bir eğitim ve araştırma kurumudur. İzmir Selçuk'taki Şirinceköyüne 1 km uzaklıkta bulunan, Nesin Vakfı'na ait 55 dönümlük bir arazi üzerine Mayıs 2007'de kurulmuştur [1]. Köyde bilimsel ve eğitim amaçlı matematik veya matematiğe bağlı bilimlerle ilgili çalıştaylar, dersler, seminerler ve kamplar düzenlenmektedir. İlköğretim düzeyinde eğitimlerden ileri seviyede araştırmalara kadar her türlü matematiksel etkinlik yer alabilmekte ve lise öğrencilerine matematik dersleri verilmektedir.
Nesin Matematik Köyü'nde verilen derslerin hiçbiri için bir belge, diploma veya buna benzer bir unvan verilmemektedir.
Matematik Köyü Fikri Aziz Nesin'e aitti. Oğlu Ali Nesin'e bıraktığı bir vasiyetti. Aziz Nesin başlarda Ali Nesin'in Türkiye'de gelişmemiş olan bilimsel şartların altında ezilmesini istememiş ve ölmeden önce gelmesine karşı çıkmıştır. Fakat vicdanı sızlamadan ve güven içerisinde bırakması gereken bir Nesin Vakfı ve toplumsal sorumlulukları vardı. Bu sorumluluklar Aziz Nesin'in bir karar almasını gerektirdi. İşte bu koşullar altında Matematik Köyü (Enstitüsü) Ali Nesin'in hem matematik yapmaya devam etmesini sağlayacak hem de Aziz Nesin'in gözü arkada kalmayacaktı.Matematik köyünde herkes eşit biçimde yaşamaktadır. Köydeki işler herkesin bireysel kapasitesine göre dağıtılmakta ve bulaşık, temizlik, teknik işleri köy sakinleri tarafından imece bir biçimde yapılmaktadır.Matematik köyünde herkes eşit biçimde yaşamaktadır. Köydeki işler herkesin bireysel kapasitesine göre dağıtılmakta ve bulaşık, temizlik, teknik işleri köy sakinleri tarafındanimece bir biçimde yapılmaktadır.(kaynak vikipedi)










Harika bir köy matematik köyü yolunuz  Selçuk Şirince ye  düşerse uğramadan geçmeyin bu  köyü görün bakın ülkemizde ücret alınmadan da öğrencilere bilim sunulabiliniyormuş... Bir günü de  burada  bitirdikten sonra  tatile devam bir sonraki postta ...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...