Her anne çocuğu için en iyisi olsun ister, onun için en iyisini düşünür. Çocuğunun mutlu ve sağlıklı olması için çabalayan anneler elbette alışverişte de en iyisini seçecektir. Tabii, babaları da unutmayalım...
Peki, ya anne-baba olmadan öncesi? Annelerin dilinden en iyi anlayan alışveriş kulübü unnado.com, ebeveyn olmaya doğru giden yolu bakın nasıl anlatmış!
Türkiye’de tüm anne, baba ve çocuklara özel hizmet veren alışveriş kulübü unnado.com; çocukların mutluluğunu en az anneleri kadar düşünüyor. Hep daha iyisi olsun diye, çocuklarınızın uykusundan sağlığına kadar tüm ihtiyaçlarını düşünen unnado.com’a Facebook’tan bağlanabilir, hızlı ve kolay bir şekilde üye olup gönlünüzce alışveriş yapabilirsiniz.
Bir bumads advertorial içeriğidir.
29 Kasım 2012 Perşembe
26 Kasım 2012 Pazartesi
5.EVLİLİK YILDÖNÜMÜMÜZ...
Sıcak bir ağustos akşamı yıllardan 2006... Hayatıma anlam katan, ömrümün diğer yarısıyla tanıştığımda Onunla ileride evleneceğimi aklımın ucundan bile geçirmemiştim... Zaman ilerledikçe evet dedim işte benim diğer yarım...
14 şubat 2007 ve evliliğe doğru yol almaya karar verdik..
.
24 mart 2007 nişan yüzüklerimizi taktık...
24 kasım 2007 biz artık evliyiz...
17 Ekim 2009 Edirne den aşkla bir kare...
24 Mayıs 2010 Prag
Veeee 10 Haziran 2011 Minik prensimiz Atahan, aramıza katıldı... Biz artık anne baba ve çocuktan oluşan tam bir aile olduk:)
Boncuk gözlüm en sevdiği şey bir örtü, battaniye altına saklanıp sonra etrafı izlemek....
Hayatımız Atahan ile daha da güzelleşti...
24 Kasım 2012 evliliğimizin beşinci yılında oğlumuz bize minik bir süpriz yapmış...
Canım eşim ve biricik oğlum sizleri çok ama çok seviyorum iyi ki varsınız.... Hayat sizinle güzel...
21 Kasım 2012 Çarşamba
2012'nin En Güzel Gülen Bebeğini Arıyoruz...
O muhteşem gülüşü ile sizin bebeğinizin “2012’nin en güzel gülen bebeği” olmasını ister misiniz?
Bebeğinizin en güzel gülen fotoğrafını ya da videosunu bizimle paylaşın, hem bebeğinize ömür boyu hatırlayacağı bir anı hediye edin hem de onun bol bol gülen fotoğraflarını çekeceğiniz iPad 2, fotoğraf makinesi ve sürpriz hediyeler kazanma şansını yakalayın.
Unutmayın, yarışmaya ne kadar çok video ya da resim ile katılırsanız kazanma şansınız o kadar artacaktır.
Kazanmak için hemen tıklayın!
Bir bumads advertorial içeriğidir.
Bebeğinizin en güzel gülen fotoğrafını ya da videosunu bizimle paylaşın, hem bebeğinize ömür boyu hatırlayacağı bir anı hediye edin hem de onun bol bol gülen fotoğraflarını çekeceğiniz iPad 2, fotoğraf makinesi ve sürpriz hediyeler kazanma şansını yakalayın.
Unutmayın, yarışmaya ne kadar çok video ya da resim ile katılırsanız kazanma şansınız o kadar artacaktır.
Kazanmak için hemen tıklayın!
Bir bumads advertorial içeriğidir.
20 Kasım 2012 Salı
ZARA NIN KİRLİ ÇAMAŞIRLARI...
Greenpeace, ürünlerinde zararlı kimyasallar kullanan Zara'ya savaş açtı
Greenpeace Uluslararası tarafından bugün yayımlanan rapor, dünyaca ünlü giyim markalarının ürünlerinin zehirli kimyasallar içerdiğini ortaya koydu.
Ürünleri test edilen markalar arasında Zara, Levi’s, C&A, Mango, Celvin Klein gibi sektörün önde gelenleri yer alıyor.
Markaların ürünlerinde tespit edilen kimyasallar, doğaya karıştığı zaman kansere ve hormon bozukluğuna neden olabiliyor.
Greenpeace’in yaptığı incelemeler, 20 farklı giyim markasında tehlikeli kimyasallar bulunduğunu ortaya koydu. Bu markalar içinde ZARA, hem hormonal bozukluklara hem de kansere neden olan kimyasallar açığa çıkaran tek markaydı.
Greenpeace tarafından uzun süreli incelemeler sonucunda hazırlanan, “Zehirli Giysiler” raporu 141 parça giysi üzerinde yapılan testler sonucu oluşturuldu. Rapor, zararlı kimyasallar kullanan tekstil üretim tesisleri ile bu ürünleri satan firmalar arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor.
Test edilen ürünlerin büyük bir çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde üretildi. Ürünler arasında kadın ve erkekler için hem yapay hem de doğal ipliklerden üretilmiş kumaş ve kot pantolon, tişört, elbise ve iç çamaşırları bulunuyor. Bu ürünlerde tespit edilen zararlı kimyasallar ya ürünlerde malzemeye katılıyor, ya da imalat aşamasında kullanılıyor.
Rapordaki en önemli bulgulardan biri, test edilen tüm markaların her birinin birden fazla ürününde NPE’lere, yani parçalanınca hormon bozukluğuna neden olan maddelere rastlanmasıydı. Ayrıca incelenen dört üründe yüksek oranda toksik içeren ‘ftalat’ maddesi bulundu. Zara’nın iki ürününde, bazı kumaş boyalarının kullanımından kaynaklanan ve kanserojen amin kalıntıları tespit edildi.
Greenpeace, tüm giyim markalarından, 2020'ye kadar tedarik zincirleri ve ürünlerinden zararlı kimyasalları arındırmalarını talep ediyor. Bugüne kadar H&M ve Marks&Spencer gibi markalar, Greenpeace’in kampanyası sonucu bu konuda taahhütte bulundu. Zara'dan ise ses çıkmadı.
DETOX ÇAĞRISI
Greenpeace Küresel DETOX ekibi adına Yiğit Erçevik başlattıkları kampanya ile Zara'yı detoksa çağırdı.
İşte o kampanya metni
Moda bir yandan güzelleştirirken diğer yandan toksik kirliliğe neden olmamalı. H&M ve Marks & Spencer bunu çok iyi biliyor. Onlar ürünlerinden ve tedarik zincirlerinden yayılan tüm zehirli kimyasalları ortadan kaldırmak için söz verdiler. Fakat, dünyanın bir numaralı moda zinciri ZARA’dan henüz ses yok.
Fabrikaları, nehirleri ve moda endüstrisini temizleyebilmek için ZARA’dan da bu sözü almamız gerekiyor. ZARA’nın kirli çamaşırlarını seninle paylaşıyorum, çünkü onları değişmeye ikna edebilmek için dünyanın dört bir yanında hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.
ZARA trendleri ve hakkında konuşulanları yakından takip etmesiyle ünlü. Sosyal ağlarda milyonlarca takipçisi ve hayranı var. Biz de bu mücadeleye milyonlarca kişi olarak başlıyoruz.
Onları detokslamaya ikna edebilecek güçteyiz. Bunu daha önce ZARA’nın rakiplerine ve dünyanın önde gelen spor giyim markalarına karşı başardık.
Bizimle misin?
ZARA’nın ürünlerinden ve tedarik zincirlerinden yayılan tüm zehirli kimyasalları ortadan kaldırması için başlattığımız kampanyaya katıl. Hepimiz moda kurbanı olmadan harekete geç!
Ürünleri test edilen markalar arasında Zara, Levi’s, C&A, Mango, Celvin Klein gibi sektörün önde gelenleri yer alıyor.
Markaların ürünlerinde tespit edilen kimyasallar, doğaya karıştığı zaman kansere ve hormon bozukluğuna neden olabiliyor.
Greenpeace’in yaptığı incelemeler, 20 farklı giyim markasında tehlikeli kimyasallar bulunduğunu ortaya koydu. Bu markalar içinde ZARA, hem hormonal bozukluklara hem de kansere neden olan kimyasallar açığa çıkaran tek markaydı.
Greenpeace tarafından uzun süreli incelemeler sonucunda hazırlanan, “Zehirli Giysiler” raporu 141 parça giysi üzerinde yapılan testler sonucu oluşturuldu. Rapor, zararlı kimyasallar kullanan tekstil üretim tesisleri ile bu ürünleri satan firmalar arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor.
Test edilen ürünlerin büyük bir çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde üretildi. Ürünler arasında kadın ve erkekler için hem yapay hem de doğal ipliklerden üretilmiş kumaş ve kot pantolon, tişört, elbise ve iç çamaşırları bulunuyor. Bu ürünlerde tespit edilen zararlı kimyasallar ya ürünlerde malzemeye katılıyor, ya da imalat aşamasında kullanılıyor.
Rapordaki en önemli bulgulardan biri, test edilen tüm markaların her birinin birden fazla ürününde NPE’lere, yani parçalanınca hormon bozukluğuna neden olan maddelere rastlanmasıydı. Ayrıca incelenen dört üründe yüksek oranda toksik içeren ‘ftalat’ maddesi bulundu. Zara’nın iki ürününde, bazı kumaş boyalarının kullanımından kaynaklanan ve kanserojen amin kalıntıları tespit edildi.
Greenpeace, tüm giyim markalarından, 2020'ye kadar tedarik zincirleri ve ürünlerinden zararlı kimyasalları arındırmalarını talep ediyor. Bugüne kadar H&M ve Marks&Spencer gibi markalar, Greenpeace’in kampanyası sonucu bu konuda taahhütte bulundu. Zara'dan ise ses çıkmadı.
DETOX ÇAĞRISI
Greenpeace Küresel DETOX ekibi adına Yiğit Erçevik başlattıkları kampanya ile Zara'yı detoksa çağırdı.
İşte o kampanya metni
Moda bir yandan güzelleştirirken diğer yandan toksik kirliliğe neden olmamalı. H&M ve Marks & Spencer bunu çok iyi biliyor. Onlar ürünlerinden ve tedarik zincirlerinden yayılan tüm zehirli kimyasalları ortadan kaldırmak için söz verdiler. Fakat, dünyanın bir numaralı moda zinciri ZARA’dan henüz ses yok.
Fabrikaları, nehirleri ve moda endüstrisini temizleyebilmek için ZARA’dan da bu sözü almamız gerekiyor. ZARA’nın kirli çamaşırlarını seninle paylaşıyorum, çünkü onları değişmeye ikna edebilmek için dünyanın dört bir yanında hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor.
ZARA trendleri ve hakkında konuşulanları yakından takip etmesiyle ünlü. Sosyal ağlarda milyonlarca takipçisi ve hayranı var. Biz de bu mücadeleye milyonlarca kişi olarak başlıyoruz.
Onları detokslamaya ikna edebilecek güçteyiz. Bunu daha önce ZARA’nın rakiplerine ve dünyanın önde gelen spor giyim markalarına karşı başardık.
Bizimle misin?
ZARA’nın ürünlerinden ve tedarik zincirlerinden yayılan tüm zehirli kimyasalları ortadan kaldırması için başlattığımız kampanyaya katıl. Hepimiz moda kurbanı olmadan harekete geç!
YORUMSUZ...
Haber Vatan Gazetesine aittir...
18 Kasım 2012 Pazar
BAKIPTA GÖREMEDİKLERİMİZ...
Hafta arası çalışma telaşı olunca tüm yapılacak işler haftasonuna kalıyor... Genelde cumartesi eve alınacaklar tamamlanır pazar günü de serbest zaman olarak istenilen plan yapılır.... Uzun zamandır Yalova merkezdeki tüm kaldırımlarda olmasa bile bazılarındaki bu kabartmalı taşlar dikkatimi çekiyordu... Atahan ın bebek arabasını kullanırken sarsıntıya neden oluyor ve her defasında da kendi kendime söyleniyordum offf yine bozuk kaldırımlar diye... Malum her sene yeniden yapılan kaldırımlar bir seneyi geçmeden yerinden oynar kalkar vs... Özellikle yağmur yağdığı zaman kalkan kaldırım taşlarının içerisine biriken suyun tüm ayakkabı hatta kıyafetinize sıçraması kadar bir kötü his yoktur...Her zaman söylerim Avrupa seyahatimizde da bahsetmiştim yurtdışında o kadar yağmur üstümüze resmen aktı ama bırakın pantolonlarımızın paçalarını ayakkabılarımızda bile zerre kadar çamur yoktu... Umarım benim ülkemde bunları görürüz...Neyse gelelim kabartmalı kaldırım taşlarına, eşimle konuşurken O söyledi meğer bu taşlar görme engelli kişiler için yapılmış... Ellerindeki bastonlarla taşlardaki uzunlamasına giden kabartmaları takip ederek yollarına devam ediyorlar...
Nokta nokta olan kabartmalı taşlar ise kaldırımın biteceğini gösteriyor.... Umarım Yalovadaki tüm kaldırımlar böyle olur...Dünya telaşından bakıp da göremediğimiz o kadar çok şey var ki... Bizim için anlam ifade etmese de bu detaylar başkaları için hayati önem taşıyor...
12 Kasım 2012 Pazartesi
ARI SIZ GÜNLER...
Bugün hava soğukda olsa güneşi görünce öğle vakti kızlarla attık kendimiz Çınarcık sahiline... Ekmek arası sandviçlerimizi alıp deniz kenarında bir bankta oturup martıları izleyerek karnımızı doyurmaya başladık...
Güneşin ve sohbetin etkisiyle kendimi kaptırmışım tam bir lokma daha yiyiyordum ki birden dudağıma bir iğne battı derken elimdeki sandviçi ağzımdan uzaklaştırıken bir arı uçuverdi.... Arı sen gel benim dudağımı sok... :) Bu mevsimde ve hayvancık dolaşsana güzel güzel ne işin var benimle...Gülermisin ağlarmısın... İki yıl öncede arı soktuğundan allerjimin olmadığını biliyordum panik olmadım... Ama sanki dişçi koltuğunda morfin yemiş gibi önce dudağım sonra dişlerim ve dilim uyşmaya başladı... Botoks yaptırsam nasıl olur demeye kalmadan ön uygulama yapılmış oldu :)
Şişen dudağın ve arının vücuduma bıraktığı o maddenin etkisiyle ben hafif bir sersemleme geçirdim tabi... Kızlar bana gülmeye devam etse de ben hiç bir kareyi kaçırmamamya dikkat ettim... Kızlar poz verirken, tüm dedikoduları dinleyen köpüşde poz vermeyi ihmal etmedi:)
Denizi, martıları, güneşi ve beni sokan arıyı arkamızda bırakıp işe geri dönerken bir eczaneye uğradım biraz amonyak alıp dudağıma pansuman yaptım bir nebze de olsa dudağımın yanmasını aldı...Sonrada bir ağrı kesici aldım sanki tüm altı dişlerim ağrıyormuş gibiydi biraz iyi geldi... Bu postu yazarken 10 saat olmuş bir arı tarafında sokulalı... Hala yanan ve kaşınan bir dudak ve gevşek bir çene yapısı var... Yarına kadar geçer umarım...Sağlık gibisi yok... Arı sokmasını sakin hafife almayın allerjisi olanlar hemen iğne yaptırmazda ölüme kadar götürebiliyor... Sağlıklı arı sokmasız günler diliyorum ....
10 Kasım 2012 Cumartesi
OLMASAYDIN OLMAZDIM....
Çocukken okurduk şiirlerde, evet Atam sen hiç ölmedin yüregimizde yaşiyorsun....Emanetine sahip çikmayı beceremediğim içinde senden özür diliyorum....NE MUTLU BANA Kİ TÜRKÜM DİYORUM....
Published with Blogger-droid v2.0.9
8 Kasım 2012 Perşembe
YALOVA CE ONTULE DE KAHVALTI KEYFİ...
Havalar soğumadan önceki son kahvaltı keyfimizi de yaptık... Şehrin gürültüsünden uzak doğayla başbaşa ama bir o kadar da merkeze yakın bir yerimiz var... Sevgili arkadaşım Nalan ın ailecek işletmesini yaptıkları ce ontule, kır düğünlerinin yapıldığı aynı zamanda kahvaltı toplantı ve organizasyonların da yapıldığı Yalova daki örnek mekanlardan birisi...
Hava biraz rüzgarlı olduğu için kahvaltımızı içeride yaptık...Menü oldukça zengindi ben kreplere bayıldım... Arzuya göre mıhlama da yapılıyor...Ama Atahan paşayı tutmak ne mümkün sürekli bayçede çimenlerde yuvarlana yuvarlana stresini attı... Zaten mekanın en sevdiğim yönü işte burası... Yemyeşil ve çocuklar için tehlikesiz bir mekan... Bırakıyorsunuz çocukları bahçeye siz keyfinize bakıyorsunuz...
Cennetten bir köşe gibi sanki hani öyle derler ya...
Atahan paşanın en çok sevdiği şeyler köpüşler bayılıyor hem korkuyor hemde sevmek için can atıyor... Yanında birisi olmadan asla köpüşlere yanaşmıyor bizler yanında olunca cesaret alıp köpüşe dokunuyor... Bu arada ce ontule deki köpüşün adı Paşa... Kar gibi beyaz ço şeker...
Ce ontule nin işletmecileri arkadaşım Nalan Hanım, annesi Nuriye Hanım ve abisi Okan Bey den bir kare...
Yazın ayrı güzel burası ama kışın da ayrı bir havası var... Kar yağmasını bekleyeceğim oraları tam harika oluyor... Bekle bizi Ce ontule ilk kar yağdığında oradayız...
7 Kasım 2012 Çarşamba
SÜT KARDEŞLER....
Sevgili arkadaşım Fatoş Eymen kuzuyu kucağına aldığı gün Bursa da O nu ziyarete gitmiştim Eymen kuzuyu kokladım sarıldım öptüm meğerse ben Atahan paşaya hamileymişim de haberim yokmuş... Biz Fatoşla bu minik kuzuları süt kardeş yapmaya karar verdik biraz zor oldu ama süt kardeş oldular....Geçen gün sütoğlumu ziyarete gittik canım benim sinek tam gözkapağından ısırmış hafiften şişmiş o yüzden biraz keyifsizdi... Neyse sütkardeşi Atahanla bol bol oynadılar...
Sürekli hareket halindeler ikisinide aynı anda objektife bakma olasılıkları neredeyse hiç yok inanın sadece düzgün olarak bu iki resmi yakalayabildim... Süt kardeşler bir ömür boyu hep yüzünüz gülsün...
4 Kasım 2012 Pazar
ILGINC BAHÇE DEKORLARI
Bayram ziyaretinde kuzenime gitmiştik, gerçi kışa girmeye hazırlanırken bahçenin yazdan kalan hali de güzeldi... Dekorların hepsi tamamen doğaldır sadece süslemeler kuzen Sevim ablaya ait..
Ütüye bayıldım.... Annem hep anlatırdı genç kızken dayımın pantolonlarını böyle bir ütüyle ütülermiş... İçerisine köz koyarlarmış... Düşünsenize ayarlaması ne kadar zor şimdi ver dereceyi ver buharı hopp jilet gibi pantolanlar.... Bir de ütü yapmak zor deriz... Vallahi rahat batıyor bizlere... Gerçi ben nefret ederim ütüden laf aramızda:)
Bahçenin verandasına asılı bu alet yayık ayranı yapmak için kullanıyor... Gerçi bununla terayağ kaymak da yapılabiliyor ama onun versiyonları biraz daha değişik....Tabi bizim kuzen dekor olarak kullanıyor orası da ayrı bir mesele:)
Nasıl bir nostalji ama çocukken hatırlıyorum elektrikler çok sık kesilirdi ve her evde bu gazlı lambalardan vardı...
Bakkallarda vardı bu terazilerden şimdi digital terazi kullanılıyor, bizim kuzen üzerine çiçek oturtturmuş...
Yine hatırlıyorum çocukken sokak aralarında sebze meyva satan seyyar manavlar vardı sırtında meyva sebze küfesi elinde de bu terazilerden...
Yaratıcı kuzen valla tebrik ediyorum... Lastik boyanıp içine toprak doldurulup çiçek dikmiş ve küçük bir fenerle de süslenmiş, gece süper oluyor...
Bu da dilek ağacımız...Her zaman sevmişimdir üreten insanları.......
3 Kasım 2012 Cumartesi
UŞAK TARHANASI TARİFİ...
Hamileyken çok kötü bronjit olmuştum, Doktorum antibiyotik vermişti ama ben inat ettim içmedim... Beni iyileştiren şey Uşak tarhanası olmuştu... Bol baharatlı olması özelliğiyle birazda acılı olması sebebiyle çok yemiştim... Bu yıl ki tarhanamız da Uşaklı Nuray abladan...
Yoğurt, un, süt, kırmızı ve yeşil biber, soğan,sarımsak,nane benim görebildiğim malzemeler bunlardı... Ama eminim Nuray abla içerisine daha birçok baharat da katmıştır:) Diğer tarhanalardan farkı mayalanma süresinin uzun tutulması yaklaşık 20 -25 gün bekletildi...
Ufalarken ellerimiz turuncu olmuştu sadece ellerimiz mi şekil A çarşaf :) Güneşte kurutma ve ufalama aşamaları biraz zor olsada bu kış Uşak tarhanamız hazır...
Soğuk algınlığına iyi gelen tek şey tarhana çorbası özellikle Uşak tarhana çorbası... :)
1 Kasım 2012 Perşembe
EN UCUZ ÇOCUK GÜVENLİK KİLİTLERİ...
Atahan Paşa büyüdükçe meraklanma, herşeyi keşfetme duyguları haliyle artmakta... Hal böyle olunca da onu bekleyen tehlikelerde artmakta... Özellikte mutfağı karıştırmaktan çok ama çok büyük zevk alıyor... Birkaç markadan çocuk güvenlik kilitlerinden aldık ama hiç kullanışlı değil... Dedim kendi kendime annem beni çocuk güvenlik kilitleriyle büyütmedi vardır bir çözümü... Evde kullanmadığım plastikten kepçe takımları vardı oldukça da esnek çekmecelere böyle bir çözüm buldum...
Dolapları da kurdelayla bağladım:)
Şimdilik güzel gidiyor dolapların bu halinden Atahan hiç memnun değil ona sadece tencerelerin olduğu dolabı serbest bıraktım... Onlarla yetiniyor... Bakalım evde daha neler değişecek...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)