29 Eylül 2013 Pazar

YEMEK KAŞIKLARIYLA TEMPO TUTMAK...



Atahan Pasa bu aralar vurmali kirmali seyleri acayip seviyor nasil bir sendromsa iki yasi hayirlisiyla bir atlatsak ohh diyecegim...Mutfaktaki cekmeceler itinayla acilir iki adet yemek kasigi alinir ve baslanir tempo tutmaya artik neresi rast gelirse masa duvar dolaplar merdiven basamaklari, yer kulaklar çınlar çınlar kafa şişer kazan gibi olur... Denedim durdurmazsam yarim saat devam ediyor... Evde davulu var ama ona cazip gelmiyor tıpkı bu bateri takimi gibi cunku cok ses cikartmiyorlar....Oyuncak firmalari ana babalarin daha fazla delirmesini istemedigi icin olsa gerek bu enstrumanlar cok ses cikartmiyor.... Hal boyle olunca da Atahan Pasa sadece aletlerin basina gecti bir iki caldi bakti ki iyi kuvvetli bir ses yok ortami terk etti... Sonuc evdeki kasiklar ve tencerelerle tempo tutmaya devam....Çapulcu oglum benim:))
posted from Bloggeroid

27 Eylül 2013 Cuma

CUMA SENİ ÇOK SEVİYORUM....



GÜLLERİN İÇİNDEN CANIM KOŞARAK KOŞARAK GEL BANA GELLLLL...  Ne güzelde  söylüyorlar MFÖ...Bugün  nostalji  yapasım geldi..Bir ara işe mola verip çayımı ve  atıştırmalıklarımı aldım hooopppp enerjimi depoladım neden mi bugun cuma....Güzel bir  haftasonu olması dileğiyle...
Bir  gün  batımı Yalova sahilinden...

26 Eylül 2013 Perşembe

2 YAŞ SENDROMU,ÇÖZÜMLER VE ÖNERİLER

2 Yaş Sendromu, Çözümler ve Öneriler

Doktor Eda GÖKDUMAN
Psikolog Eda GÖKDUMAN
Gönderme Zamanı : 06.01.2009 19:54:07

2 Yaş Sendromu, Çözümler ve Öneriler

Çocuğunuz artık bebeklik döneminden çıktı, büyüdüğünü ve bağımsız hareket edebildiğini görüyorsunuz, artık size uyumlu olabilme ve sözünüzü dinleyebilme zamanı geldiğini düşünüyorsunuz belki ama henüz buna hazır değil çünkü 2 YAŞINDA!!
Bu yaş dönemi anne- babaların çocuk gelişiminde en çok zorlandıkları ve yoruldukları dönemdir. Yemek yemede direnme, uyku uyumak istememe, söz dinlememe, anne-baba-arkadaşa vurma - ne denirse tam tersini yapma, kendisini yerlere fırlatma, kafasını vurma . Bebeklik dönemi sonrasında size uyum sağlamasını beklerken bu inatlaşmalar ya da öfke nöbetleri nereden çıktı demeyin. Çünkü çocuğunuz özerklik döneminde .( 12-36. aylar ) Özerklik dönemi çocuğunuzun kendisini ortaya koyduğu, her şeyin kendisinin olmasını istediği, istediği kıyafeti giymek istediği dönemdir. Bu ısrarlı çabaları sizi ne kadar yorsa , sinirlendirse de tüm bunları bir geçiş dönemi olarak kabul etmek ve bu döneme her şekilde hazırlıklı olmak zorundasınız. Eğer bu dönemdeki abartılı tepkilerinin yaşının bir özelliği olduğunu ve neler yapılması gerektiğini bilirseniz bu dönemi daha rahat bir şekilde atlatabilirsiniz.
Bu dönemde çocuklarınızın özerkliğini engellememeniz gerekiyor, oysaki bir çok anne doğru davranışı göstermek için bu dönemde HAYIR! kelimesini sıklıkla kullanıyor. Bu tip engelleyici davranışlar çocuğun uyumsuzluğunu daha fazla arttırarak gelişimini olumsuz etkilemektedir. Dünyayı, çevresindeki nesneleri , kişileri tanımaya ve keşfetmeye yarayacak tüm yetilere sahip ( yürüyebiliyor, kavrayabiliyor,basit olaylar arasında bağlantı kurabiliyor, koşabiliyor,yemek yiyebiliyor, hatta sorular sorabiliyor) olan çocuğunuz bu enerjiye sahip. Ne kadar çok nesneye dokunursa, ne kadar çok soru sorarsa , kendisini ne kadar çok ortaya koymaya çalışırsa gelişimi o kadar sağlıklı olacaktır. Soru sorması engellenen bir çocuğun ileride kendine güvensiz , içe dönük kişilik özelliklerini göstermesi beklenebilir. Öfkesi engellen bir çocuk ise bu duyguyu zamanla kendisine yönelterek ısırma vb davranışlar gösterebilir. Çocuğunuzun özgür olabileceği alanlar yaratmalı ve kendisini , duygularını tümüyle ortaya koymasına izin vermelisiniz. Onunla inatlaşmayın, çünkü bu inatlaşma ve öfkelenme onun kontrol edebileceği bir düzeyde henüz değil. Kendisinde var olan enerjisini boşaltabilmesi için gün içerisinde bol bol dışarı çıkarın, koşsun,hoplasın, zıplasın, güvenliğini tehdit etmediği sürece istediği her şeye dokunsun, bu onun mutlu olmasına ve gün içinde size daha uyumlu davranmasına neden olacaktır. Eğer yapmasını istemediğiniz bir davranış var ise o zaman kızma, engelleme, cezalandırma gibi davranışlar göstermeyin. Yapacağınız uzun süreli açıklamalar da bu yaş dönemi için pek işe yaramayacak. Yapmanız gereken ilgisini dağıtmak olsun. Dikkatini başka yöne çevirmede yaratıcı bir anne - baba olursanız işiniz daha da kolaylaşacaktır. Bunu sağlamak için onun gözüyle dünyaya bakabilir ve oyunları kullanabilirsiniz. ( örneğin: yemeğini yememek için size direniyorsa bir portakal ya da elmayı komik bir kukla haline getirerek – sevimli bir ismi de olsun – bu kuklaya yemeği yedirmek gibi) Bunda da direnirse ikinci oyunu bulun, ilgi alanlarını keşfedin eğer resim yapmaktan hoşlanan bir çocuğunuz varsa bir tabak, bir çocuk , bir sevdiği yemeği birlikte çizin ve sonrasında bir hikaye oluşturarak olumlu davranışı pekiştirin. Bu onun eğlenmesini sağlayarak dikkatini çekecek ve size olan uyumunu arttıracaktır. Bu tip aktiviteleri onunla yapabilmeniz için yeterli zamanınızın ve sabrınızın da olması gerekiyor, çocukları ile yeterli iletişimi kuramayan, kendisine zaman ayırmayan / ayıramayan , çalışan annelerimizle ( babalarımızla ) çocukları arasında bu dönemde daha fazla çatışmalarla karşılaşabiliyoruz. Bu nedenle annelerimizin – babalarımızın öncelikle kendilerine gün içinde zaman ayırmalarını ( çay zamanları , yürüyüş zamanları, sohbet zamanları , gazete-dergi zamanları ) istiyoruz.
Çocuğunuzu bu dönemde uyumsuz, iyi yetiştirilmemiş ya da kötü bir çocuk olarak asla tanımlamayın. 3 yaş sonrasında size ve koymuş olduğunuz kurallara uyum sağlayabilecek gelişim düzeyine sahip olacaktır. Çocuğunuz büyürken içinde bulunduğu gelişim dönemini çok iyi tanımalısınız, çünkü bazen normal olan davranışlar anne-babalar tarafından problem olarak değerlendirilebiliyor. Bunu ortadan kaldırmak için uzman kişilerden gelişim danışmanlığı alabilirsiniz.

PSİKOLOG EDA GÖKDUMAN0 533 695 92 12SUADİYE / İSTANBUL


İLGİLİ YAZI buradan ALINMIŞTIR

22 Eylül 2013 Pazar

GÜLÜMSEMEK HAYATA...


Gülümsemek inadına hayatta... Kulak çınlatan kocaman kahkalar atmak... Sımsıkı sarılmak sevdiklerine... Hayat kayıp giderken avuçlarımızdan yakalayabilmek sevdiklerinin mutluluklarını.... 














21 Eylül 2013 Cumartesi

MORHİPO DA FABRİKA NIN İNDİRİMLERİ


MORHİPO da müthiş indrimler var bitmeden alın derim... Özellikle Fabrika nın kazakları oldukça iyi fiayata morhipo da... Siparişten iki gün sonra ürünler elimdeydi... Üstelik beğenemezseniz paranız hemen iade... En geç iki iş günü içerisinde kartınıza paralar iade ediliyor... 

Siyah ve yaka kazağım...


Ve keten kısa kollu gömleğim...


Bir de ağzımız  tatlansın diye lokum göndermişler...:)

14 Eylül 2013 Cumartesi

KİTAP AMBARIM DAN GELEN KİTAPLARIM


Çalışan  bir annen olunca alışverişlerin büyükbir çoğunluğu da haliyle internetten oluyor... Kitaplarımı bile internetten alır oldum...kitapabari.com a uzun zamandır üyeyim...Son çıkan ya da indirime giren tüm yayınlar hakkında güncel maillerini zaten alıyordum... Geçenlerde siteyi ziyaret ettim ve karşıma şu ilginç kitap çıktı...


TERZİ....


Terzi Aşkım Kapışmak a ait bir kitap... Yazar psikolog... Romanında kendi hastasının hayatını anlatıyor.... Yani yaşanmış bir hikaye... Hikaye mi ? Otuzlu yaşlarda bir adamın daha küçücük bir çocukken aile içerisinde ve dışarıdaa uğradığı cinsel tacizler nedeniyle hayata küsmesini anlatıyor... Bir solukta okuyabileceiğiniz bir kitap ben bir anne olarak çok ama çok etkilendim... Çocukların cinsel tacize uğradıklarını nasıl anlayabiliriz e dair bir çok ipucu veriyor... Gerçekten ama gerçekten çok kötü bir ortamda  büyüttüğümüz çocuklarımız için tüm anne ve babaların okuması gerektiği  bir kitap olduğunu düşünüyorum...


BERABER YÜRÜDÜK BİZ BU YILLARDA


 Günümüzün neredeyse tek sivri kalemlerinden Yılmaz Özdil in son çıkan kitabını da Terzi nin beraberinde aldım...Özdil bu kitabında şimdi hükümetin seceresini anlatıyor...Hangi adımlar hangi sırayla atıldı? Hangi sansasyon, hangi basit olayın artıçısıydı? Yarın öbür gün unutulacak bir dönemdir unutturulmak istenecektir... Hatırlansın diye yazdım Unutulmasın.... Böyle yazmış Sayın Özdil kitabının önsözünde.... Terzi bitmek üzere ustanın kitabı var sırada...

13 Eylül 2013 Cuma

İLGİNÇ TELEFON KILIFLARI

Bir şeyin ne zaman benim olmasını istesem hep kıymeylenir ve bulamam... En son telefon kılıflarında da  tescillenmiş oldu :) Aradığım şey ilginç bir  telefon kılıfı olsun istedim  neyse ki telefongiydir.com sitesinde aradığımı buldum. Siparişi verdim ertesi gün elimdeydi üstelik kargo  ücreti de yok. Bu kadar hızlı gelebileceğini hiç tahmin etmeiştim açıkçası...
Üstelik yanında  da iki adet ekran koruyucu film de hediye...
Aslında isteiğim ürün paris temealı  bu kılıftı..:((




Bulamayın ca ki stoklarda kalmamış başka bir model beğendim ve aldım...

11 Eylül 2013 Çarşamba

76 YILDIR ANNE ÖZLEMİ

Demirtaş'ın çektiği 30 dakikalık 'Misafir' adlı belgesel filmi bu yıl 50.'si düzenlenecek Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde finale kaldı.


Mardin'de 76 yıl önce annesinin Deyrul Zafaran Manastırı'nda bıraktığı ve o günden beri manastırda annesini bekleyen, 'Bahe' diye adlandırılan Cercis Kaptan'ın yaşamı yönetmen Haydar Demirtaş tarafından 'Misafir' adı altında belgesele çekildi.Yönetmen Haydar Demirtaş, annesinin Bahe'yi 11 yaşındayken 76 yıl önce ekonomik sıkıntılardan dolayı çocuğunu manastıra bıraktığını belirterek şunları anlattı:
Yönetmen: ''Annesi iki kız kardeşi ile birlikte Suriye'ye gitmek zorunda kalıyor. Belgesel, Bahe'nin o günden bugüne 76 yıl boyunca manastırda büyük bir özlem ve umutla annesini beklediği hayat hikayesini içeriyor'' dedi.
Demirtaş, ''Belgesel filmimizi yaparken Bahe üzerinden Süryanilerin kültürünü, dilini, tarihini de anlattık. Bunu yaparken de özellikle çocukların daha fazla gösterilmesini, Bahe'nin çocukluktan bugüne manastıra emek verme sürecini anlattık'' dedi.Çekimler sırasında Bahe'nin 76 yıl önce ayrılmak zorunda kaldığı kız kardeşinin izini süren Demirtaş, Bahe'nin kız kardeşiyle Suriye'de görüştüğünü söyledi.
Demirtaş'ın çektiği 30 dakikalık 'Misafir' adlı belgesel filmi bu yıl 50.'si düzenlenecek Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde finale kaldı.
Bu haberi BURADAN okudum ve bir anne olarak o kadar çok etkilendim ki gözlerim doldu... Yüce rabbim kimseyi annesiz babasız yavrusuz bırakmasın...

10 Eylül 2013 Salı

BULAŞIK MAKİNESİNDE YEMEK NASIL PİŞİRİLİR...


Size ellerimle misler gibi bulaşık makinesinde somon buğlama yaptım dersiniz gelen misafirlerinize :) Ben de duyunca nasıl yani dedim ama vallahi elin İtalyanları yapmış...İtalyan Lisa Casali, yemek pişirmenin çevreci, ekonomik ve lezzetli yöntemini keşfetti. Yemek yazarı Casali, 'Bulaşık Makinesinde Yemek Pişirmek' (Cucinare In Lavastovigle) adlı kitabında bulaşık makinesi kirlileri yıkarken aynı anda yemek pişirmenin mümkün olabileceğini yazmış..
Casali, bulaşık makinesinin tıpkı bir buharlı fırın gibi çalıştığını, bazı yemeklerin ‘ekonomik’ programda, bazılarının ise daha yüksek ısıda piştiğini söylüyor. Makinede pişirmenin yöntemi ise malzemeleri vakumlu bir torba ya da kavonozun içine yerleştirmek.
Casali’nin kitabında kuskus, dana eti, elmalı tart ve levrek tarifleri yer alıyor. Yazarın tariflerini deneyen yemek severler ise bulaşık makinesinde pişen somon balığının fırında pişene göre daha lezzetli olduğu görüşündeymiş....

Şimdi rahmetli anneannem yada babaannem olsaydı şöyle derdi.... 'Kızımmm  Allah bize çok yiyecek ekmek veriyor bunların hepsi ahir zaman alametleri taş olucaz biz taş'... Durun bakalım daha neler göreceğiz... Merak etmedim değil hani lezzetleri nasıl oluyor diye... Deneyen olursa haberim  olsun... 

8 Eylül 2013 Pazar

BAHÇEMDEN VEDA MANZARALARI



Yaz kendini geride birakmaya basladigi o kadar belli oluyor ki etraf yesillerini sariya boyamaya basladi bile...Bahcemdeki bu guzel ciceklerde mevsime veda etmeye hazirlaniyor....



Bunlarda son dometeslerimiz... Bir kismini kuslar didiklemis:) Seneye bahceye korkuluk yapmak sart oldu...Atahan pasa da buyur onun yaratiligiyla birseyler yapariz artik...



Lavantalarda yaza veda ediyor... Bu senede biraz toplayip kucuk keselere koydum...Dolaplarin icerisinde gercekten harika kokuyorlar... Tabiat renk degistiyor... Bende de degisim basladi... Ney mi daha bir huysuz oldum galiba izin zamanim geldi... Yogun ve yorucu bir yaz donemi gecti ustune Atahanin son on gundur suren uykusuzlugu ve yaramazlikta tavan yapmasi benim enerjimi bitirdi....Uyumak istiyorum... Deliksiz on bes saat uykuya hasret kaldim...:) Bu aralar bloga bile vakit ayiramiyorum... En kisa surede enerji takviyesi almam lazim...yani dinlenmem....
posted from Bloggeroid

3 Eylül 2013 Salı

Sen Tarzını Paylaş, Veet Gardrobunu Yenilesin!

Hissettiği Gibi Giyinerek Tarzını Paylaşanlar, Veet'ten 500 TL veya 50 TL'lik Alışveriş Yapma Hakkı Kazanıyor

Kadınların giyim kararlarında öncelikle pürüzsüz bir cilde sahip olmanın ne kadar etkili olduğunu keşfeden Veet, 'Hissettiğin Gibi Giyin' sloganıyla yeni bir kampanyaya başladı. Kampanya kapsamında Veet kadınlarının Instagram veya Facebook'taki fotograflarıyla katılabilecekleri bir stil yarışması hayata geçiriliyor.

Kişilerin hissettikleri gibi giyinerek oluşturdukları günlük tarzlarını paylaşarak katılacakları yarışmada kazananlar gardroplarını yenilemek üzere alışveriş kuponları kazanyor. Veet'in yeni reklam yüzü Bade İşcil Süalp'in jüriliğini yapacağı yarışmada, Bade'nin seçeceği bir kişi her hafta 500 TL'lik alışveriş yapma hakkı kazanırken, en çok oy alan 10 kişi de 50 TL'lik alışveriş kuponu kazanıyor.

Kullanıcılar yarışmaya katılmak için hissettikleri gibi giyindikleri fotoğraflarını http://veetilehissettigingibigiyin.com/ adresinden bağlanarak veya www.facebook.com/veetturkiye'de yer alan uygulamaya girerek gönderecekler. Instagram'la yarışmaya katılmak için Instagram'a yüklediğiniz fotograflarda #hissettigingibigiyin hashtagini kullanmak gerekiyor. Kullanıcılar, Facebook albümlerinden  seçtiğiniz bir fotograf veya Instagram'daki hashtagli fotograflarını uygulamaya yükledikten sonra katılım formunu eksiksiz doldurarak ödül kazanma hakkı elde edecekler.

Her hafta yüklenen fotoğraflar arasından Bade İşçil'in seçeceği 1 kişiye 500 TL'lik alışveriş yapma hakkı hediye edilecek. Bunun yanı sıra her hafta fotoğrafları en çok oy alan 10 kişi 50 TL'lik alışveriş yapma hakkı ve yarışmada en çok oy veren 10 kişi Veet Hediye Sepeti kazanacaktır.

Bade İşçil Süalp'in reklam yüzü olduğu Veet, bu yarışma ile birlikte hem takipçileriyle aktif bir diyalog kuracak hem de hediyeleri ile onları mutlu edecek. http://veetilehissettigingibigiyin.com/ 'dan veya www.facebook.com/veetturkiye adresinden ulaşılabilecek yarışma 20 Ağustos 2013 tarihinde başlayıp 24 Eylül 2013 tarihinde sona erecektir.
Bir bumads advertorial içeriğidir.

1 Eylül 2013 Pazar

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN SEVGİLİM




1 Eylül sonbahara hosgeldin dedik... Ve kucuk bir suprizle esimin dogum gununu sevgili dostlarimizla beraber kutladik.... Önce kucuk bir bogaz turu ve kinali adaya gecip demir attik...



İyi ki dogdun askim iyi ki varsin...Nice guzel seneleri bir omur boyu seninle kutlamaya... Hayatima anlam katan bana cesaret veren beni benden cok seven canim askim SENİ ÇOK SEVİYORUM....
posted from Bloggeroid
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...